Bugün bahçemizden “Prunus armeniaca” topladım. Evet bildiğiniz kayısı. 🍑
Ünlü Seyyah Evliya Çelebi 1655 yılı Nisan/Mayıs aylarında ziyaret ettiği Malatya’da kayısıdan bahsettiği satırları buldum: “… Al Hamri, Sarı Hamri, Mişmiş Hamri, Beyaz Hamri, Bek Hamri, Sulu Hamri, Etli Hamri isimli yedi türlü sulu kayısısı olur ki bağdan şehre selelerle güç hal getirilir. Hafif ezilse suyu kalmaz. Her kayısı 130-150 gram gelir. Zerdalisinin hesabını Allah bilir. Gayet bol olduğundan pestil yapıp tüccarları yüklerle diyar diyar dolaşıp satarlar”
🍑
Kayısı kelimesinin kökenini de araştırdım. Farsçada ‘qaysi’ veya ‘kaysi’ sözcüğü çıktı karşıma. Malatya ve çevresinde tohumdan yetiştirilmiş kayısılara ‘hüdaî’ veya ‘zerdali’ deniyor. Kayısı gibi zerdali kelimesinin kökeni de Farsça. ‘Sarıerik’ anlamına gelen ‘zerd-alü’ sözcüğünden türetilmiş. Yine halk arasında çok sık kullanılan ‘mişmiş’ kelimesinin kökeni Arapça veya İbranice’dir. ‘Mech-mech’ ya da ‘mış-mış’ kelimeleri değişikliğe uğrayarak ‘mişmiş’ haline gelmiş zamanla.
🍑
Kayısının kültür bitkisi olarak yetiştirilmesi ile ilgili en eski kayıt, günümüzden dört bin yıl öncesine aitmiş. İnanılmaz değil mi? Çin İmparatoru Yu döneminde kayısı tarımının nasıl yapıldığından bahsediliyor kaynakta. Çinli bilge ve filozof Konfüçyüs felsefesini Qufu şehrindeki ‘Kayısı Ağacı Tapınağı’nda (Xing Tan Ge) öğretmiş.
🍑
Kayısı toplamakla bitmiyor işte asıl kayısıyı toplamakla başlıyor herşey.
Bahçe Günlüğüm- Haziran 2020