Bahçemizin sakinlerinden gülgiller (Rosaceae) familyasından vişne ağacımızın (Prunus cerasuszarif) meraklı vişnelerinden neler öğrendim neler…
Tarih boyunca İranlılar ve Romalılar için ayrı bir önem verilen vişne, M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar tarafından İngiltere’ye getirilmiş. VIII. Henry döneminden itibaren yetiştirilmesi yaygınlık kazanan vişnenin çekirdekleri ilk koloniciler tarafından Amerika’nın Massachusetts eyaleti topraklarına ekilmiş. Vişne ve kiraz türleri dünyanın diğer ucu olan Uzak Doğu’da da oldukça popüler ağaçlardır. Japonya’da hem kiraz hem de vişne türlerine, ama daha çok kirazlara “sakura” deniliyor. Sakuralar hayatın geçiciliğini simgeler. Yani hayat, tıpkı sakura çiçekleri gibi kısa ve güzeldir fakat tomurcuklar ise yeniden doğuşun umudunu taşır. Japon inanışında “kami” adı verilen ruhlar ölümsüzdür ve bu varlıklar yaşlı ve güzel ağaçları kendilerine ev olarak seçerler. İşte bu nedenle de kiraz ve vişne ağaçları Japonya’da kutsaldır ve pek çok yaşlı ağacın da bir hikayesi bulunur. Bunlardan ilginç bir tanesi “16. Gün Ağacı” olarak bilinen vişne ağacının öyküsü:
Bir Japon samurayı o kadar uzun yaşamıştır ki tüm arkadaşları, ailesinin tüm üyeleri, sevdiği herkes ölüp gitmiştir. Geriye sadece samurayın çocukluğunda gölgesinde oyunlar oynadığı bahçedeki asırlık “sakura” kalmıştır. Ve derken günün birinde o ağaç da kuruyup gidince samuray dünyada yapayalnız kaldığını anlar ve yalnızlığa daha fazla dayanamayarak ağacın altında “harakiri” yaparak hayatını sonlandırır. Fakat ruhu bu defa ağaca girerek ölen ağaca can verir ve her yıl 16 Ocak’ta çiçek açtığı için ona “16. Gün Ağacı” adı verilir.
Bahçe Günlüğüm – Temmuz 2020